ORADA VE BURADA EV ÖZLEMİ

3 Kasım sabaha karşı Atatürk Havalimanında uçağımı beklerken kendi kendime düşündüm ben ne yapıyorum diye. Belki de evden ayrıldım diye buruk hissediyordum. Uchideshi programının zor olduğunu duymuştum. Katılmamı zorunlu kılan hiçbirşey yoktu fakat birşeyler beni bu programa katılmak için çekiyordu. Daha önce Hocam Ali Uludağ’ın 2005  yılında verdiği seminerde asistanlık yapmak için Nippon-Kan’a misafir olarak gelmiştim. Bu sefer farklıydı. Hocam olmadan, tekbaşıma, uchideshi olmaya gidiyordum.

Uchideshi’nin ne demek olduğunu bilmeyenler için biraz açıklamak istiyoru; Uchideshi, Dojoda yatılı öğrenci olmak demek, dojonun bütün işlerini yapmak, bütün antrenmanlara katılmak demek. Kuşağınız ne olursa olsun, yeni bir sistem içinde bazı şeylere yeniden başlamak demek. Bunları bilerek gitmek benim için bir artı idi.

Farklı bir kültürden geliyorsanız, yeni kültüre adapte olmak da uchideshi programının bir parçası bana göre. Çünkü Nippon-Kan, geleneksel Japon kültürünü yaşatan ve bunu Amerikan yaşam tarzı içinde başaran bir dojo. Bulunduğunuz ortama uyum sağlamayı bilmeniz önemli, ne kadar hızlı uyum sağlarsanız uchideshi programına adapte olmanız da o kadar kolay olur.

Yolculuğum uzun sürdü. Dojoya akşam üstü ulaştım ve odama yerleştim. Burada belirtmeden geçemeyeceğim, Nippon-Kan’da uchideshi iseniz şanslısınız, çünkü size ait bir odanız var. Bazı uchideshi programlarında uchideshilerin mat üzerinde yattıklarını Homma Sensei’den duymuştum. Dojoya ulaştığım gün Hakama Kai dersinin olduğu gündü. Eşyalarımı odama koyup, hazırlanıp derse katıldım. Homma Sensei beni öğrencilere tanıştırmak için derse çağırmıştı, uzun yoldan gelmiş olduğum için antrenmana katılmam istenmemişti fakat derse katılmak tüm yorgunluğumu alıp götürdü. Ertesi gün antrenman programımı alıp temelde yapmam gereken işleri öğrenip işe başladım. Günlük rutin işlerimim dışında benim görmem ve yapmayı akıl etmem gereken işler de vardı. Bu tamamen sizin dojoya olan duyarlılığınız ile ilgili, orada bulunma sebebinizi benimserseniz bazı şeyleri yakalamanız daha kolay.

Hergün programda belirtilen derslerden önce Uchideshi dersim vardı ve hergün farklı bir eğitmenle çalıştım. Aikido, onu çalışan kişinin ruhuyla şekillenen bir savaş sanatı ve ben farklı ruhlara sahip eğitmenlerle çalıştım. Şanslıydım, benim Uchideshi olduğum dönemde benden başka uchideshi yoktu ve eğitmenlerle birebir çalışma fırsatı buldum. Zaman zaman limitlerimin zorlandığını hissettim. ”Artık bittim, bundan sonrasının yapamayacağım” dediğim, yapınca kendim bile şaşırdığım antrenmanlar yaptım. Katıldığım her ders benim için çok eğiticiydi. Hiçbir zaman ben bunu biliyorum demedim ve herkesden birşeyler öğrenmeye çalıştım.

Nippon-Kan’da bulunduğum süre içerisinde, her ay düzenli olarak yapılan Evsizlere Yemek Etkinliği (Homeless Dinner) ‘ne katılma fırsatı buldum. Bu etkinlik AHAN’ın kültürel etkinlikleri ve insani yardım faaliyetlerinden sadece bir tanesi. AHAN Nippon-Kan’ın 2006 yılında Türkiye’de düzenlediği Taiko Davul gösterilerinde koordinatör olarak görev almama rağmen,  bir insani yardım etkinliği olan bu faaliyet içinde yer almak beni çok heyecenlandırdı.

Kısa da olsa bu bir ay içinde yaşadıklarım ve gördüklerim çok şey öğrenmemi sağladı.   Nippon-Kan’ı ziyaretim bana farklı bir Aikido stilini tecrübe etmemim yanı sıra bunun da ötesinde çok değerli dostluklar ve önemli tecrübeler edinmemi de sağladı. Nippon-Kan’dan daha öğrenecek çok şeyim olduğuna inanıyorum. Bu sebeple sanırım daha ileriki zamanlarda tekrar ziyaretlerim olacak. Bu yazıyı seyahatimden döndüğüm gün yazdım ve evimden ayrıldığımda duyduğum burukluğu bu sefer de Nippon-Kan için hissediyorum. Öncelikle Hocam Ali Uludağ’a  Nippon-Kan’da çalışmama izin verdiği ve desteklediği için ve Homma Sensei’ye beni dojosuna kabul ettiği için teşekkür etmek istiyorum. Ve tüm eğitmenlerime son derece eğlenceli ve verimli geçen çalışmalar için ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

Tekrar görüşmek üzere…
Banu ALISVERISCI